63 The Download
0 Comment
15.12.2019 Upload date

David Bohm - Özel Görelilik Kuramı - İdea Yayınları

Fizik

FILE TYPE: pdf FILE SIZE: 3 MB

David Bohm'un Kuramsal Fizik üzerine Londra Üniversitesi Birbeck Koleji'nde verdiği derslerden oluşan bu kitap başlıca Özel Görelilik Kuramının temelinde yatan kavramsal bina üzerine bir araştırmadır. Yalnızca esas cebir ve trigonometri bilgisi gerektiren matematiksel yapısı ile, etkinlik görelilik kuramı üzerine popüler yorumlar arasında en iyilerinden bir tanesi olarak kabul edilir. ABD'de Macar-Litvanya kökenli göçmen bir Yahudi aileye doğan David Bohm (1917-1992) 20'nci yüzyılın en önemli kuramsal fizikçilerinden biridir. Felsefeye, nöropsikolojiye ve Manhattan projesine katkıları da dikkate alınan Bohm'un Modern Fiziğe getirdiği yeniliklerden bir tanesi "büyük boyutta felsefi düşüncelerden doğduğunu" söylediği "quantum fiziğinin nedensel yorumu" idi. Bohm California Üniversitesinde kuramsal fizik grubunu yöneten Robert Oppenheimer ile ve Princeton Üniversitesinde Albert Einstein ile yakın işbirliği arasında çalıştı. Radikal politik görüşleri itibariyle Manhattan Projesinde etkin olarak yer almasına izin verilmeyen Bohm daha sonra McCarthy dönemi sırasında kovuşturmaya uğradı. 1952'de ABD'yi terk etti ve ilkin Brezilya'da, daha sonra İngiltere'de fizik öğretmenliği yaptı.

"Bu kitabın genel amacı görelilik kuramını birleşik bir tüm olarak sunmak, kabul edilmesine götüren nedenleri açığa çıkarmak, esas anlamını olanaklı olduğu boyutta matematiksel-olmayan terimlerde açıklamak, ve tam imlemlerini anlamamızı güçleştiren örtük "sağ-duyu" sayıltılarından kimilerinin sınırlı doğruluklarını ortaya sermektir." Görelilik Kuramı salt bir kuram olduğu için realite ile ilişkisi açık bir sorudur. Görgül fiziğin realiteye ilişkin bir modeller ardışıklığı sürecinde gelişmesi ölçüsünde, Einstein'ın görelilik kuramlarını mekanikte bir sonsöz olarak almak bilimsel gelişim kavramının kendisi ile geçimsizdir. Modern Fiziğin iki birincil kuramı, Görelilik ve Quantum kuramları, henüz sadece kuramlar oldukları için, henüz Bilim kavramına müsait olmadıkları çünkü sağın kavramsal tutarlıktan yoksun oldukları için, daha öte gelişim sürecindeki geçici basamaklar olduklarını ancak daha yüksek, daha mükemmel modellere izin verdikleri boyutta tanıtlayabilirler: "Einstein'ın özel görelilik kuramı sadece genel kurama bir yaklaşıklık sağladığı için bile olsa bütünüyle doğru olamaz. Ve Einstein genel göreliliği, elektrodinamiği ve öğesel parçacık kuramını yaklaşıklıklar ve sınırlayıcı durumlar olarak kapsayacağını umduğu daha genel bir 'birleşik sektör kuramı' için araştırmaya giriştiği zaman, örtük olarak genel kuramın bile bütünüyle doğru olmadığını kabul etmiş oldu. Bundan başka, klasik mekaniğin çok ayrı bir kuram tipi olan quantum mekaniğinin bir yaklaşığı ve sınırlayıcı durumu olması yönünde yanlış olduğu gösterilmiştir. Ve şimdi öyle görünür ki yürürlükteki öğesel parçacık kuramının, quantum mekaniği ile birlikte, henüz bilinmeyen daha da genel yeni bir tür kurama salt bir yaklaşıklık olması yönünde yanlış olduğunun gösterilmesi olasıdır" (ÖGK, s. 114).

David Bohm Fiziği salt soyut niceliğin bir bilimi olarak, bir tür çağdaş Pisagorculuk olarak görmedi. Yalnızca matematiksel "formülleri alarak onları daha da soyut biçimlere dönüştürmek ve bu arada arkalarındaki düşünceleri gözardı etmek" bugün popüler yöntem olsa da, "fiziğin amacı deneylerin sonuçlarını doğru olarak tahmin edecek formüller üretmek değildir." Matematiksel formalizm "doğaya ilişkin bilgimizin asıl özünü anlatmaz." Realite salt sayı olmaktan daha çoğudur. "Matematik üzerine bu vurgunun ve fiziğin adım adım çoğunlukla denklemler üzerine konuşma alışkanlığına kaymasının nedeni quantum kuramının ve görelilik kuramının hiçbir süre fiziksel kavramların terimlerinde yeterli olarak anlaşılmaması idi" (Science, Order and Creativity, 1987, s. 4, 5). David Bohm fiziğin kavramsal sorunlarını önemli felsefi düzleme yükseltti. Hegel'in felsefesi üzerine, özellikle Mantık Bilimi üzerine çalışması, onu kavrayışı, ve onu kendi geliştirdiği quantum kuramında kullanımı Hegel'in felsefesinin sadece sözde dil felsefelerinden değil ama boş Hegelciliklerden de ayrı olarak aslında ne ile ilgili olduğunu gösteren önemli bir ölçüttür.
-Aziz Yardımlı-
(Tanıtım Bülteninden)